Nica'nın büyüdüğü ve Mezar olarak adlandırılan yetimhanede hep anlatılagelen bir efsane vardır. Bu efsanede, insanların kalbinde barındırdığı korku ve endişeleri incelikle işleyen gizemli bir gözyaşı ustasından söz edilir. Ama on yedi yaşındaki Nica'nın, artık masalları geride bırakmasının zamanı gelmiştir. En büyük hayali gerçek olmak üzeredir. Bay ve Bayan Milligan evlat edinme sürecini başlatmış ve genç kızın hep istediği aileye kavuşmasına az bir zaman kalmıştır. Ne var ki Nica yeni evinde yalnız değildir. Evde onun dışında, huzursuz ve gizemli biri olan ve yine Mezar'dan gelme yetim Rigel da vardır. Rigel, Nica'nın üvey kardeş olarak isteyeceği son kişidir. Rigel zeki ve kültürlüdür; piyanoyu büyüleyici bir şekilde çalar, hayran bırakan bir güzelliği vardır ama melek gibi görünümünün altında karanlık bir yönü vardır. Nica ile Rigel'ı birleştiren şey acı ve zorluklarla dolu ortak geçmişleri olsa da beraber yaşamaları imkânsız gibidir. Nezaket ve öfke, hayatta kalmak ve kalplerini yakan duyguları gizlemek için acıyla mücadele etmenin iki ayrı yoludur. Onlar da birbirleri için efsanedeki gözyaşı ustası olurlar. İnsan gözyaşı ustasına yalan söyleyemez ve onlar da gerekli cesareti bulup onları birbirine çeken aşk adındaki o karşı konulmaz gücü kabullenmek zorunda kalırlar.