Çizgi-romandan fırlayan süper-kahramanlar evreninde ismi Batman'den bile önceye dayanan 'Green Hornet', 1960'ların ortalarından sonra unutulmaya yüz tutsa da halen kemikleşmiş bir okur kitlesine sahip olmanın avantajıyla ve Michel Gondry'nin yaratıcı yönetmenliğinde beyazperdeye de sonunda sıçradı.
Usta yönetmen Gondry’nin ilk 3D filmi olan ve aksiyonla komediyi harmanlayan bu macerada, Britt Reid (Seth Rogen) Los Angeles'ın en ünlü ve saygın medya patronunun oğluna hayat veriyor. Hayatına bir yön çizmeden, halinden memnun bir şekilde alemlere koşturan Reid'in babası (Tom Wilkinson) gizemli bir şekilde hayatını kaybedince, Reid'e dev bir medya imparatorluğu miras kalır. Babasının daha yaratıcı ve yetenekli çalışanlarından biri olan Kato (Jay Chou) ile dost olan Reid, hayatında ilk kez anlamlı bir şey yapma fırsatını yakalar: suça karşı savaşmak. Suçlulara yaklaşmak için de mükemmel bir plan yaparlar, o da kendilerini suçlu olarak tanıtmaktır. Kanunu çiğneyerek koruyan Reid, Yeşil Yaban Arısı adlı suç savaşçısı haline dönüşerek Kato ile birlikte sokakları dolaşmaya ve korumaya başlar...
Kato, tüm dehasını ve yeteneğini kullanarak silah teknolojisinin geldiği son noktayı temsil eden ama aynı zamanda nostaljik bir hava da taşıyan, ateş gücünde olduğu kadar beygir gücünde de takipsiz, yok edilmesi imkansız Siyah İnci isimli bir otomobil yaratır. Bu müthiş tekerlikli orduyla yol alan ve Kato'nun dahice tasarladığı cihazlarla suçlulara aman vermeyen Yeşil Yaban Arısı ve arkadaşı Kato kısa sürede isim yapmaya başlar ve Reid'in yeni sekreteri Lenore Case'in de (Cameron Diaz) yardımlarıyla Los Angeles'ın sert yeraltı dünyasını elinde tutan Benjamin Chudnofsky'nin (Christoph Waltz) peşine düşerler. Ancak Chudnofsky'nin kendine has planları vardır: o da Yeşil Yaban Arısı'nı tek seferde ve sonsuza dek ezmek.